Blog

Ziynet Eşyası Davası

Boşanma davalarında en çok merak edilen ve sorgulanan durumlardan biri de düğün takılarının (ziynet eşyalarının) kimde kalacağı, buna ilişkin bir talebin nasıl ileri sürüleceğidir. Ziynet eşyalarının boşanma davası sırasında ileri sürülmesi mümkün olduğu gibi dava sonrasında kararın kesinleşmesinin akabinde zamanaşımı süresi içerisinde de ayrı bir dava olarak açılabilir. Bu dava kişinin bizzat kendisi veya “boşanma avukatı”, “uzman boşanma avukatınca“ açılacak ve takip edilecektir.

Düğünde Takılan Altınlar Kime Aittir?

Düğün takılarına ilişkin dava açacak olan bir kimsenin merak ettiği ilk soru takıların kural olarak kime ait olduğudur. Takıların hangi eşe ait olduğu ile ilgili yargıtay kararları eşliğinde değerlendirme yapmak gerekmektedir. Ancak öncesinde daha çok boşanmak isteyen veya boşanmış kadınların ziynet eşyalarıyla ilgili taleplerde bulunduklarını belirtelim. Tabi bu bizim kendi istatistiğimiz. Erkeklerin de sıkça düğünde takılan altınlarda hak iddia ettikleri de bilinen bir gerçektir. Şimdi şu soruya cevap vermek gerekir. Düğünde takılan takılar kadına mı aittir? Bu husus hem yargıtay kararlarında hem de doktrinde sıkça tartışma bulmuştur. Düğünde kadına takılan takıların kim tarafından takılırsa takılsın aksine bir anlaşma olmadığı müddetçe kadına ait olduğuna ilişkin yargıtay kararları mevcuttur.  Keza Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/7510 Karar sayılı bir kararında dairenin yerleşik içtihatlarına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyalarının kim tarafından, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça ve aksi ispatlanmadıkça kadına bağışlanmış sayılacağını ve artık kadının kişisel malı niteliği kazandığını belirtmiştir. Erkeğe takılan takıların ise daha önce erkeğe ait olduğu iddia edilirken yargıtay aksi yönde karar vererek bunların da kadına ait olduğunu belirtmiştir. Ancak takılan takılar daha sonra erkeğe iade etmemek koşuluyla rıza ile verilmesinin ispatı halinde bu takıların erkekten talep edilemeyeceğine ilişkin kararlar da mevcuttur. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/26223 sayılı bir kararında erkeğin takı parasının kadın tarafından kendisine “iade edilmemek” koşuluyla verildiğini ispatlayamadığı için kadının takı davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.  Bununla birlikte hem doktrinde hem de yargı kararlarında erkeğe takılıp erkeğe özgülenmiş bulunan kol saati gibi takıların erkeğe ait olduğu kabul edilmektedir. 

Ziynet Eşyası Davası Nasıl Açılır?

Düğünlerde takılan takıların boşanma arifesinde ya da boşanma davasından sonra dava konusu olması muhtemeldir.  Ancak ziynet eşyaları talep edilirken önemli olan birkaç hususun bilinmesinde fayda vardır. İlk olarak ziynet eşyaları boşanma davası ile birlikte talep ediliyorsa gerekli harcın yatırılması gerektiğidir. Bununla birlikte talep edilen ziynet eşyasının tek tek, miktar, nitelik ve değerleri gösterilmesi hesaplanması açısından yerinde olacaktır. 

Ayrıca Ziynet eşyalarının paraya dönüştürülebilir bir yönü olduğu unutulmayarak davanın kademeli açılmasında fayda vardır. Kademeli dava açmadan kastedilen ise hem sonuç kısmında hem de talep kısmında öncelikle ziynet eşyasının aynen iadesi mümkün değilse bedelinin iadesinin talebidir. Varsayalım ki A şahsı B şahsından boşanmak istiyor. Boşanma davasında da dilekçesinde ziynet eşyalarına ilişkin talebe de yer verdiğini düşünelim. A kişisinin altınlarını 30 gram 2 adet bilezik, bir adet yüzük, 6 adet çeyrek altın şeklinde gram gram ve tek tek belirtmesi gerekir. Altınlarını tek tek belirtmesinin ardından talebinde “30 gram 2 adet bilezik, bir adet yüzük, 6 adet çeyrek altının B şahsından aynen iadesine iadesi mümkün olmayacaksa fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik altınların değeri olan 10 bin tl’nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ederim” şeklinde yer vermesi gerekmektedir. Bu şekilde davanızda yer vereceğiniz beyan sizin için sağlıklı olacaktır. 

Ziynet Eşyaları Davasında İspat Yükü Kimdedir? Nasıl İspat Edilir?

Kural olarak Türk Medeni Kanunun 6. maddesine göre kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.  Gerek yargıtay kararlarında gerekse de doktrinde yer alan içtihatlardaki kabulden anlaşılacağı üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye aittir. Nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/533 Esas ve 2019/3306 Karar sayılı bir kararında Medeni Kanunun ilgili maddesine değinerek Ziynet eşyalarının rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalar olduğunu, olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhazafa edilmesi olduğunu belirterek davalı tarafça alındığının ispatının kadın tarafından yapılması gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay yukarıda esas numarasını belirttiğimiz dosyada ispat yükünü ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmaıdğı takdirde bedelinin tahsilini isteyen davacıda olduğunu açıkça belirtmiştir.  Peki ziynet eşyasının varlığı ile kocası tarafından zorla alındığını kadın nasıl ispatlayacaktır? Talepte bulunacak olan kadın ziynet eşyalarının varlığını düğün fotoğrafları, tanık, düğün cd’si, yemin ve sair delillerle ispatlayabilecektir. 

Ziynet Eşyası Davasında Zamanaşımı Süresi Nedir?

Belirttiğimiz üzere ziynet eşyaları davalarında terditli dava açmakta fayda vardır. Ziynet eşyalarının satılmış olması durumunda yerine geçen bedelin talep edilmesinde fayda vardır. Bu davada talep edilenin ziynet eşyası veya yerine geçen bedel olmasına göre zamanaşımı süresi farklılık göstermektedir. Henüz bozdurulmamış ziynet eşyaları/düğün takılarının aynen talep edilmesi halinde bu dava istihkak davası olacağından herhangi bir süreye tabi olmaksızın açılabilir.  Buna karşın ziynet eşyaları satılmışsa bu durumda talep tazminata ilişki olacağından tazminata ilişkin zamanaşımı süresi olan 10 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınacaktır. 

Sonuç;

Sonuç olarak belirtmeliyiz ki genel olarak kadına takılan takıların düğün sonrasında kadından alınarak bozdurulduğu pek çok dosyada rastladığımız bir durumdur. Kanaatimizce yargıtayın düğünde takılan takıların aksine bir anlaşma olmadıkça kadına ait olduğu şeklindeki düşüncesi yerindedir. Tabi salt bu düşünceyle hareket edilerek ilk derece mahkemelerinin yanılgılı karar vermemeleri gerekir. Nitekim eşler düğünde takılan takıların rıza ile evlilik sebebiyle oluşan borçların kapatılması için harcanmasını da isteyebilirler. Bu durumda kadın altınları iadesini talep etmemek koşuluyla rıza ile erkeğe verdiğinden ziynet eşyalarının iadesini dava yoluyla talep ettiği zaman kanaatimizce ve yerleşik yargıtay içtihatlarına göre davanın reddine karar vermek gerekmektedir.