İdare hukuku temelini Anayasadan alan, kamu yönetimini, kamu kuruluşlarının işleyişlerini ve kişilerle olan ilişkilerini konu alan hukuk dalıdır. Vergi Hukuku ise devletin kamu gücüne dayanarak elde ettiği vergi, resim, harç ve şerefiye gibi tüm kamu gelirlerini içeren, söz konusu vergi ödevinin niteliğine, vergi borcunun doğması ve ortadan kalkmasına ilişkin maddi ve şekli hukuk kuralları bütününü kapsayan İdare hukuku ve özellikle anayasa hukukuyla ilişkili olan dala ise vergi hukuku denilmektedir. İdare ve Vergi Davalarında özellikle tam yargı davaları, yürütmenin durdurulması işlemi, iptal davaları ve idare alanındaki tüm dava ve işlemler bu davalar kapsamındadır. Bu davalarla ilgili gerekli takibat kişi tarafından bizzat yapılabileceği gibi İdare Hukuku alanıyla ilgilenen herhangi bir Avukat tarafından da diğer tüm davalarda olduğu gibi takip sağlanabilir.
İDARE VE VERGİ HUKUKU
İPTAL DAVASI
İptal davaları idare hukukuna özgü davalardan biridir. Bu dava türünde idarenin açıkça hukuka aykırı işleminin iptali talep edilmektedir. Bu talep menfaati ihlal edilen herkesçe yapılabilmektedir.
İptal davasının kanuni dayanağı nedir?
İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinde idari dava türleri açıklanmıştır. İlgili maddenin a bendinde, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlâl edilenler tarafından “iptal davası” adı altında dava açılabileceği belirtilmiştir.
İptal davası açmanın koşulları nelerdir?
İptal davasının açılması için gerekli koşullar şunlardır:
-
- İptale konu işlem bir idari işlem olmalıdır: İdari mercilerce kamu gücü kullanılarak tek taraflı olarak tesis edilen ve idare hukuku alanında sonuç doğuran işlemlere idari işlem denir. İdare, idari işlem tesis etmek suretiyle kişi veya kurumlar üzerinde bir takım etkiler doğurmaktadır.
- İdari işlem hukuka aykırı olmalıdır: İdari işlemin beş unsuru vardır. Bunlar yetki, şekil, sebep, konu ve maksattır. İdari işlemin bu unsurların bir veya birkaçında bir sakatlık olması idari işlemi hukuka aykırı hale getirmektedir.
- Yetki bakımından işlemin hukuka aykırı olması: İdari hukukunda kural yetkisizlik olmakla birlikte işlemlerin hangi idari makam tarafından yapılacağı mevzuatta belirtilmiş ise o makam tarafından işlemin yapılması gereği yetki unsurunu ifade eder. yetki unsuru kendi içerisinde kişi, zaman, yer ve konu bakımından yetki olmak üzere alt başlıklara ayrılmaktadır. Bunun aksi durumda yetkisiz bir idari makamca yapılan hukuka aykırı bir idari işlem söz konusu olacaktır. Bu işlem daha sonra yetkili makamca onaylanmış olsa dahi bu işlemdeki sakatlığı gidermeyecektir.
- Şekil bakımından işlemin hukuka aykırı olması: İdarenin şekil unsuru ise; idarenin işlemleri kural olarak yazılı istisnai olarak sözlü ya da görsel niteliktedir.Şekil kuralları bazen geçerlilik bazen de ispat kuralı olarak düzenlenmektedir. İdare tarafından tesis edilecek işlemle ilgili mevzuatta bir şekil şartı belirlenmişse buna uyulmaması işlemin iptaline sebep oluşturur. Şunu belirtmek isteriz ki pek çok zaman idarenin başvurduğunuz her talebinizi yazılı olarak cevaplamasını beklemeyin. Yani bazen idare hiç cevap vermeyebilir. İdarenin susmasına da çeşitli sonuçlar bağlanmıştır. Bu zımnen kabul veya zımnen red olabilir.
- Sebep yönünden hukuka aykırılık: İdari makamları, idari işlemleri yapmaktaki gerekçeleri yani onları idari işlem yapmaya iten sebepler idari işlemin sebep unsurunu oluşturur.
- Konu nedeniyle hukuka aykırılık:Konu unsuru idari işlemin doğuracağı sonucu oluşturmaktadır.
- Amaç yönünden hukuka aykırılık: Bütün idari işlemlerin amacı kamu yararıdır.
- İdari işlemin hukuka aykırı olmasından ötürü kişi/kişilerin menfaati ihlal edilmelidir.
- iptal davasının süresinde açılması gerekmektedir
İptal davalarında dava açma süresi nedir?
İptal davalarında hem bir takım genel süreler hem de özel süreler kanunda hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte idari işlem tesis etmesi için yaptığımız başvurular sonucu idarenin başvuruya cevap vermemesi sonucunda açılacak dava süresi de kanunda düzenlenmiştir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu (iyuk) madde 7/1 ’de genel idari dava açma süresi düzenlenmiştir. Buna göre; özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde dava açma süresi vergi mahkemelerinde otuz gün iken Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olarak kabul edilmiştir.
İlgili makamın susması halinde iptal davası için süre ise; (İYUK madde 10)
Haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması maksadıyla ilgililerce idari makamlara başvuru yapılabilir. Başvuru tarihinden itibaren 60 gün içerisinde idarece herhangi bir cevap verilmezse başvuru talebi reddedilmiş sayılmaktadır. Bu durumda ilgili kimse görevli mahkemede dava açabilir. Dava açma süresi ise idare cevabının beklendiği 60 günün bittiği tarihten itibaren, işlem konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine 60 gün içerisinde dava açılabilir.
Bunun dışında idare 60 gün içerisinde bir cevap vermekle birlikte kesin bir cevap vermeyebilir. Bu halde ilgililerce bu cevap başvuru talebinin reddi sayılarak dava açılabileceği gibi başvuru tarihinden itibaren en fazla altı ay kesin cevap da beklenebilir. Bu bekleme süresinde dava açma süresi işlemez.
Başvuru talebine ilişkin işleme karşı dava açılmaması veya açılan davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitiminden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilmesi durumunda ise cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde ilgililerce dava açılabilecektir. Örneğin; idareye başvuru yaptınız ve başvurunuz altmış gün içerisinde cevaplanmadı diyelim. Bu sürenin bitiminden itibaren altmış gün içinde talebinizin reddedildiğini belirterek iptal davası açabilirsiniz. Ancak biz dava açmadığınızı, dava için gerekli sürenin dolduğunu farzedelim. İdare altmış beşinci günde cevap verir ve bunu size tebliğ ederse bu durumda tebliğden itibaren altmış günlük dava açma süresi tekrar işlemeye başlayacaktır.
İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce üst makama başvuru yapılması halinde dava süresi;
İdare Yargılama Usul Kanunun 11.maddesinde ilgililer tarafından üst makama, üst makam yoksa işlemi tesis eden makamdan idari dava açma süresi içerisinde idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem tesis edilmesi istenebileceği belirtilmiştir. Başvurunu yapılması ile birlikte idari dava açma süresi durmuş olacaktır. Akabinde başvuru yapan makam altmış gün içinde bir cevap vermezse istek reddedilmiş sayılır. İlgilinin başvurusunun reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.
Yürütmeninin durudurulması nedir? Şartları nelerdir?
Pek çok iptal davasında karşımıza çıkan bir terimdir. Yürütmenin durdurulması nedir? Yürütmenin durdurulmasındaki amaç nedir? İdari Yargılama Usulü Kanununda buna ilişkin olarak bir düzenleme yapılmıştır. İYUK’un 27. maddesinde belirtildiği üzere bir kimsenin salt dava açması idarece tesis edilen işlemin yürütmesini durduramayacaktır. Yürütmeyi durdurmayı kısaca; idarece tesis edilen işlemin o an için etkilerinin hiç var olmamışçasına durdurulması olarak nitelendirebiliriz. Örneğin; idarece bir binanın yıkılması kararı alınmışsa bina yıkımının dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına yaramakta olan bir yoldur.
Yürütmenin durdurulması terimine sadece İYUK’ta ( İdari Yargılama Usulü Kanunu) değil aynı zamanda Anayasanın 125. maddesinde de rastlamaktayız. Anayasa’nın ilgili maddesine göre idarece tesis edilen idarî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının varlığı durumunda ilgili işlemle ilgili yürütmenin durdurulması karar verilebilir. Kısaca; yürütmenin durdurulması için şu iki şartın birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır:
- İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması
- idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması.
Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, idari yargılama usul kanununa göre savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemlerin uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmadığı da hüküm altına alınmıştır.
İptal davasının sonuçları nelerdir?
İdari işlemin iptaline ilişkin açılan iptal davasının kabulüne karar verildiği takdirde; idari işlemin iptal edilmiş olmakta. Bu durumda idari işlem yarattığı tüm sonuçlarıyla geçmişe dönük olarak ortadan kalkmaktadır.
İptal davasına bakmaya görevli mahkeme hangisidir?
İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçe ile açılır. (ilk derece mahkemeleri olarak). Bununla birlikte yargılamanın devamında Bölge İdare Mahkemesinin (istinaf mahkemesi) ve Danıştay mahkemelerinin de (temyiz mahkemesi) sıfatıyla yargılama görevi vardır.
İptal davasının görevsiz mahkemede açılması durumu:
İptal davasının görevsiz mahkemede açılması üç ihtimalle karşımıza çıkmaktadır.
- İptal davası idari yargının görev alanına girmektedir. Ancak bilindiği üzere konusuna göre İdare Mahkemesi, Danıştay veya Vergi Mahkemeleri görevli idari yargı olabilmektedir. İdare mahkemesinin görev alanına giren bir konu sebebiyle Vergi Mahkemelerinde dava açma ya da Danıştay’ın görevli olduğu bir konuyla ilgili İdare mahkemesinde görev açma yani idari yargıda görevli mahkemenin karıştırılması görevsiz mahkemede dava açılması durumu söz konusu olduğunda mahkemece görev yönünden dosyanın görevli mahkemeye gönderilme kararı verilecektir.
- İdari yargının (İdare Mahkemesi, Danıştay veya Vergi Mahkemeleri) görevli olduğu iptal davasının adli yargıda açılması da ihtimali durumunda adli yargı mahkemesince görev sebebiyle reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz adli yargı merciine başvurma tarihi, İdari yargıya (Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine) başvuru tarihi olarak kabul edilir.
- İdare mahkemesinde, Danıştayda yahut Vergi Mahkemesinde açılmış olan bir davanın adli yargının görev alanına girmesi halinde, İdare mahkemesİ, Danıştay yada Vergi Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilecektir. Ancak bu durumda idari yargı mahkemesi dosyayı adli yargının görevli mahkemesine göndermeyecektir. Davacının görevli mahkemeye başvurması gerekir.
İptal davasına bakmaya yetkili mahkeme hangisidir?
İdare hukukunda yetki kamu düzenindendir. Bu yüzden idarece mahkemesince yetki hususu re’sen incelenmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanunun 32. maddesi genel yetkili mahkemeye ilişkin hükmü içermektedir. Buna göre başka kanunlarca veya İYUK’ta dava açılacak konuyla ilgili özel yetkili mahkeme belirlenmemişse davaya bakmaya yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir.
Özel yetkili idare mahkemesine İYUK’tan bir örnek verecek olursak; örneğin; kamu görevlilerinin atanması ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesi olduğu İYUK madde 33/1’de hüküm altına alınmıştır.
TAM YARGI DAVASI
İdarenin yaptığı işlem ve ya eylemlerinden ötürü kişilerin hak ihlaline uğraması mümkün olabilmektedir. İdare kişilerin bu zararlarını gidermek zorundadır. Bunun için hak ihlaline uğrayan kişiler tam yargı davasına başvururlar. Bu davaya iptal davası ile birlikte başvurabilecekleri gibi iptal kararının kesinleşmesinin ardından bağımsız olarak tam yargı davası açmaları ya da doğrudan tam yargı davası açmaları da söz konusu olabilmektedir.
Tam yargı davası nedir?
İdari eylem veya işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar gören kimselerce zararın giderilmesi maksadıyla açılabilecek olan idare hukukuna özgü dava türüne tam yargı davası denilmektedir. Tam yargı davaları istirdat, idari sözleşmeden doğan tam yargı davası, tazminat davası veya vergi davası türlerinde karşımıza çıkmaktadır. Kişi idari işlem veya eylem sebebiyle maddi ve manevi zarara uğruyorsa maddi-manevi tazminat talepli tam yargı davası açabilir. Tam yargı davalarında en çok tazminat talepli olanlar ile karşılaşılmaktadır. Tazminat talepli tam yargı davaları, idarenin kusursuz sorumluluğu veya hizmet kusuru esaslarına göre incelenmektedir. İdarenin faaliyetlerini hukuka uygun şekilde yürütmesi Anayasada yer alan hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğundan idarenin hukuka aykırı eylem yapması veya işlem tesisi idarenin hizmet kusuru olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte idarenin kusursuz sorumluluğu da sosyal risk ilkesi ile açıklanmaktadır. Sosyal risk ilkesi ise ülkemizdeki sosyal devlet anlayışının getirdiği bir ilke olup bu ilke gereğince idarenin birçok şeyi üstlenmesini kusuru söz konusu olmasa da sosyal devlet anlayışından oluşan zararları gidermesini ifade etmektedir. Burda idarenin davranışı ile oluşan zarar arasında nedensellik bağının varlığı olması şart değildir.
Tam yargı davasının şartları nelerdir?
Tam yargı davasının şartları şunlardır;
- İdari bir işlem, eylem veya sözleşme söz konusu olmalıdır.
- İdari bir işlem veya eylemlerden dolayı dava açacak olan kişilerin doğrudan zarara uğramış olması gerekmektedir.
- İdari bir eylem sebebiyle doğrudan doğruya tam yargı davasının açılması durumunda ilgili idareye başvuru yapılması gerekmektedir.
- Tam yargı davasının süresinde açılması gerekmektedir.
Tam yargı davası nasıl açılır?
Tam yargı davaları şu şekillerde açılabilir;
- İdari bir işlem sebebiyle kişisel hakkı doğrudan zarar gören kişi/kişiler süresi içerisinde doğrudan tam yargı davası açabilirler. (iyuk madde 12) Bir işlemin iptali istemiyle dava açılmaması, söz konusu işlem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan tam yargı davasının esasının incelenmesine engel oluşturmayacağına ilişkin Danıştay’ın kararları mevcuttur. Danıştay 14. daire, 2011/7956 Esas ve 2012/6213 Karar, 28.09.2012 Tarihli kararında bu konuyu tartışmıştır. Buna göre; “2577 sayılı Yasa’nın “İptal ve Tam Yargı Davaları” başlıklı 12.maddesinde; ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve İdare ve Vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri kurala bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden; Isparta İli, Merkez Kepeci Mahallesi, … Sokak No: … adresinde bulunan davacıya ait binanın tehlike arz ettiğinden bahisle, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 39. maddesi gereğince 18.11.2008 tarihinde Maili İnhidam Raporu düzenlenerek 19.11.2008 tarih ve 2472 sayılı işlemle 10 günlük süre verilerek yapının yıkılmasının istendiği, davacı vekili tarafından 24.11.2008 tarihinde davalı idareye itirazda bulunulduğu, 28.11.2008 tarih ve 2744 sayılı işlemle bu itirazın reddedildiği, 08.01.2009 tarihinde binanın yıktırılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 15.000,00-TL maddi, 1.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 16.000,00-TL zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda aktarılan Yasa hükmüne göre; idari işleme karşı dava açılmaksızın doğrudan tazminat davası açma hakkının bulunduğu ve idari işleme karşı dava açılmamış olmasının bu davadaki istemin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği açık olduğundan İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.”
- İdari bir eylem sebebiyle kişisel hakkı doğrudan zarar gören kişi/kişiler süresi içerisinde doğrudan tam yargı davası açabilirler. (İYUK madde 13)
- İdari bir işlem sebebiyle kişisel hakkı doğrudan zarar gören kişi/kişiler süresi içerisinde iptal ve tam yargı davasını birlikte açabilirler.
- İdari bir işlem sebebiyle kişisel hakkı doğrudan zarar gören kişi/kişiler süresi içerisinde iptal davası açıp kararın tebliğinden veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içerisinde tam yargı davası açabilirler.
- İyuk madde 11 kapsamında üst makama başvuru sonrası da süresinde idari dava açılabilir.
Tam yargı davası açma süresi nedir?
-
- Doğrudan tam yargı davası açılması durumunda dava süresi: İYUK madde 13’te buna ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre idari eylemlerden dolayı kişilerin doğrudan tam yargı davası açabilmeleri için idareye bir ön başvuru yapmaları gerekmektedir. Bu başvuru idari eylem sebebiyle kisisel hakkı zedelenen kişinin zararı öğrenmesinden itibaren bir yıl ve her halükarda eylem tarihinden itibaren beş yıl içerisinde idareye haklarının yerine getirilmesi maksadıyla yapılmalıdır. Bu başvuru idari makam tarafından reddedilebilir, kabul edilebilir veya idarenin başvuruyu cevapsız bırakması da mümkündür. Bu durumda başvurunun reddi söz konusu ise red kararının ilgilisine tebliği tarihinden itibaren, idare 60 gün içerisinde bir cevap vermesi durumunda ise 60 günlük sürenin bitiminden itibaren kişinin ikinci 60 günlük süre içerisinde davanın açılması gerekmektedir.
- İptal davasıyla birlikte açılan tam yargı davalarında dava açma süresi:Hukuka aykırı olduğu iddia edilen ve iptali istenen idari işlemin tebliğ tarihinden itibaren dava açma süresi 60 gündür.
- İptal kararının tebliğinden sonra açılan tam yargı davasının süresi:İdari işlemin tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde iptal davası açılır. İptal davasının karara bağlanması ve kararın tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde tam yargı davası açılmaktadır.
- İdari işlemler sebebiyle üst makama başvuru yapılması durumunda dava açma süresi: İdari dava açılmadan önce ilgililer idari işlemin kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için üst makama, üst makam yok ise işlemi gerçekleştiren makama başvuru yapabilirler. İşlemin kaldırılması, yeni bir işlem tesis edilmesi veya değiştirilmesine ilişkin bu başvuru 60 gün içerisinde gerçekleşmelidir. Başvuru dava açma süresini durdurmaktadır. Red kararının tebliğinden sonra süre kaldığı yerden devam eder. Dava açma süresi bu şekilde işlemeye devam edecektir. İdarenin başvuru cevapsız bırakması da mümkündür. Bu durumda istek reddedilmiş sayılacak olup başvuru için beklenmesi gereken sürenin bitiminde dava açması süresi kaldığı yerden işlemeye devam edecektir.
- Henüz tam yargı davasına konu edilebilecek bir işlem/eylem söz konusu değilse dava açma süresi: Bazen mevcut idari bir işlem veya eylem yokken ilgililerin başvurusu üzerine idari bir işlem/eylem gerçekleşir ve dava açma durumu ortaya çıkar. Bu durumda İYUK’un (İdari Yargılama Usul Kanunu) 10. maddesi uygulanmaktadır. İyuk madde 10’de de belirtildiğ üzere idari makamlara yapılan başvuru üzerine bir cevap verilmezse başvuru reddedilmiş sayılır ve konusuna göre dava süresinde Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerinde dava açabilirler.
Bununla birlikte idare 60 günlük cevap süresi içerisinde başvuruya cevap vermesine rağmen bu cevap kesin yani icra edilebilir bir cevap özelliği taşımıyorsa ilgili bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebilir. İlgili kesin cevabı en fazla başvuru tarihinden itibaren altı ay bekleyebilir.
Tam yargı davasında görevli mahkeme
İdari davalar, Danıştay, İdare Mahkemesi ve Vergi Mahkemelerinde açılmaktadır. Bu mahkemeler ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılamayı yaparlar. Bölge İdare Mahkemesinin,istinaf mahkemesi ve Danıştay mahkemelerinin de temyiz mahkemesi sıfatıyla idari davalarda görevi vardır. [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]